14 Mayıs 2010 Cuma

Ahmet Aziz ile söyleşi

“Triumvira” ve “Aşkale Yolcusu Kalmasın” adlı romanlarıyla edebiyatımıza tertemiz sayfalar açan değerli yazar İsfendiyar Erzik, müstear adıyla Ahmet Aziz ile yapılmış bir söyleşi:

Merhaba…Öncelikle “Aşkale Yolcusu Kalmasın” adlı yeni romanınızın başarısından dolayı sizi kutluyorum. Romanla ilgili olarak yazarıyla konuşmak, bir gereksinimin yansıması.
Bize romanınızın dokusunu nasıl özetlersiniz?


Kırklı yıllara dönerek, zamanda bir yolculuk yapmak ve bu yolculuğu romana dönüştürmek fikri ne zaman ve nasıl doğdu?


İki romanınızda da kullandığınız dil, öylesine özgün ve kusursuz ki…Bu büyüyü yaratabilmek için nasıl bir çalışma sistemiyle yazıyorsunuz? Her sözcüğe ışıl ışıl bir devinim yükleyen, kurguya asla ihanet etmeyen ve diyalogları romanın çatısına özenle yerleştiren bir dil.
Dilin önemi özellikle romanda biçim yaratmak anlamında biraz hafife alınıyor gibi. Dilin önemini önceleyen bir mesajı da var sanki romanlarınızın.


Hem tarihsel konulara yaklaşımıyla hem de edebi değeriyle son yılların yazılmış en kalıcı romanlarını kaleme alırken çıkış noktanız ile romanın basılmış olarak vardığı nokta aynı düzlemde mi?


Kurgunun sağlamlığını sistematik anlamda çok prensipli, çok seçici olmanıza bağlayabilir miyiz? Ki bence akışı baştan belirleyerek bu özdenetimle soyunuyorsunuz yazmaya.
Yani özellikle kurguyu ve kişileri boşlukta bırakmıyorsunuz. Her kişinin mutlaka etkin bir yeri var kurguda. Ya da zamanın bir yansımasını sunuyorlar varlıklarıyla…Yanılıyor muyum?


Bu, aynı zamanda hayranlık uyandıracak bir bilinçle çok iyi bir ön hazırlık istiyor. Neden tarihi seçiyorsunuz.? Yani hem çok riskli hem de en zor alanlardan biri değil mi tarih?
Bunalım dolu yaşamlar, cinsellik tüten aşklar, arka sokak geceleri ne çok okunuyor oysa…


Konuya buradan girmişken edebiyatımızda aslında zaman zaman tarihe yönelmeler oluyor. Gerçi ben bu yönelimlerin çok farklı amaçları olduğunu düşünüyorum. Siz bu konuya hem bir yayıncı hem de nitelikli bir yazar olarak nasıl bakıyorsunuz? Beğendiğiniz yazarlar kimler örneğin? Ve neden beğenilir bir tarihi roman?


Peki yazar olarak eleştirmenler hakkındaki düşünceleriniz neler? Bu noktada da aksayan bir şeyler var gibi geliyor bana. Tabii bunun da bir çok nedeni var ama bazı romanlara, yazarlara gözleri sımsıkı kapalı olanlar kimilerine övgüler düzerken sakınımsız davranabiliyor. Eleştirmenliği hakkını vererek yapanlara sözümüz olamaz tabii. Ama genelde iş, artık kitap tanıtımına kaydı. Edebi eleştiri için neler söyleyebilirsiniz?

Ben sizdeki yüce gönüllülüğü iyi eser, kendi yerini bulur gibi bir yaklaşıma bağlıyorum. Yani romanım kendi reklamını kendisi yapmalı, kendi sözünü kendisi söylemeli gibi bir yaklaşımınız var. Artık bizi şaşırtan bir tutum olsa da elbette en soylu tavır budur, değil mi?


Biraz da romanı konuşalım. Bence o günleri çok iyi veren bir kurgusu var, “Aşkale Yolcusu Kalmasın” ın. Dili zaten az önce de belirttiğim gibi kusursuz ve özenli. Romandaki kişileri doğal olarak olay-mekan düzlemine göre belirliyorsunuz. Bu arada elbette süzgecin altında kalanlar oluyor. Yani romana almadıklarınız. Bu anlamada Köy Enstitüleri, Hasan Ali Yücel, Sabahattin Ali gibi isim ve olayları kurgu dışına bırakmanız önemli bir seçim olsa gerek…


“Triumvira” da güçlü kurgusu, dili, roman kahramanlarıyla çok özgün bir roman. Hâlâ bir çok sahnesini ışıl ışıl anımsadığıma göre eskimeyen bir yanı da var demektir. Bu estetik çizgiyi sizin romanımızda açtığınız bir yol olarak sürdüreceğinizi düşünebilir miyiz?

Ahmet Aziz’le birlikte yaşamak nasıl bir duygu? Bu soruyu da biraz genelleştirelim. Türkiye’de yazar olmak hakkında neler söyleyeceksiniz?

İttihat ve Terakki’ den kırklı yıllara kadar uzanan bir süreci çok iyi irdelemiş bir yazar olarak, bu günlere baktığınızda neler görüyorsunuz? Düşlediğiniz bir gelecek var mı coğrafyamızda?

Sanırım sizin gibi bir kalemin yazacağı yeni romanlar için sabırsızlanan tek ben değilimdir. Neler var önceliğinizde?

Yine sözcükler yetmedi belki de. Bitirirken sözü size bırakalım.


Romanınız yolu açık olsun.

Evrensel Gazetesinde yayınlandı.
Nilüfer ALTUNKAYA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder